Hani bir anonim vardir ya dilden dile dolasan, hafif bir tebessumle seslendirilen ama asla derinlemesine dusunulmeyen...
"Babama degerimi sordum, dunyalar kadar dedi,
Dunyanin degerini sordum, bes para etmez dedi"
seklinde...
Mutluluk da boyledir.
Hep mutlu olmak icin ugrasiriz.
Mutluluk ugruna zamanimizi is denen olguya mesai adi altinda ipotekleriz.
Kazanilan parayla ev, araba, mucevher, ayakkabi ya da somut herhangi kisa sureli bir hedeftir alinacak olan.
Hedef; en uzanilmaya calisilinan noktayken, ulasilinca bir anda etkisini, buyusunu kaybediverir.
Eskisinin gidisi yeni hedeflere yoneltir zihnimizi.
Ve hedefler kemige ulasmaya calisan kopek misali bizi surukler durur ardindan yasam boyu.
Ne uzerine dusunmusuzdur hedefin, ne de bunyemize katki yapacak etkisinin...
Oysa belki de hedeften cok kendi oznemizdedir aradigimiz mutluluk.
Belki spor yapmaktadir, belki cicek yetistirmekte, araba yarisinda, bazen sarap tadiminda, road trip yapmakta, bazen yalnizca kendimizi dinlemekte, mendil satan amcayla havadan sudan konusup herhangi bir fikri paylasmakta, ya da hatta belki de aylakca sahilde cay simit peynir takimiyla kahvalti yapmakta...
Soz konusu mutluluk oldugunda kendini "F" almis ogrenci gibi goren, mutemadiyen amacini sorgulayan bir kisi yazdirdi yukardaki yaziyi bana.
Ozge.
Tum diger arkadaslarim gibi o da oldukca enteresan.
Enteresan ugrasilari eksik olmaz yasamindan.
Ya dans eder, ya entel dantel filmler izler bazen de case'ler uzerinde konusarak psikolojileri inceler.
Iyi tahlil edemedigi tek psikoloji kendisininkidir.
Hatta belki de en az tanidigi da kendi kisilik izdusumudur tum tanidiklari arasinda.
Varolusculuga takilmasa da varligina bir pencere sunan dogumgununu silinememe pahasina kazitmak istedi vucuduna yakin gecmiste bir zaman.
Sans o ki yanlis dogumgunu yazili roma rakamli bir dovme var kolunda simdi.
Belki de kaderin cilvesiydi bu; kimbilir.
Hayatta kendi secimlerimiz dahil hicbir seyi kontrol edebilme yetisine sahip olmadigimizi anlatan bir mesajdi ya da bir ihtimal.
Ozge'ye gecmiste kendisi icin onemli yer tutmus insanlardan bir tanesi mutluluk yuzdesini sordugunda, mutlulugunu % kac ile ifade edersin dediginde %30larda seklinde cevaplamis bunu.
Herhangi sagliksal bir problemi oldugu, issiz oldugu, ailesi tarafindan minik bir bebekken cami avlusuna birakildigi, ac susuz buyudugu ya da tum hayatini hayatta kalma mucadelesiyle gecirmeye calistigi vs seklinde trajik hikayelere sahip oldugu icin vs degil.
Bilakis, Ozge tum bunlarin kiyisindan gecmeyen bir yasam surdu.
Yasam sundugu imkanlarla her zaman secim yapabilme ozgurlugunu tanidi ona.
Ama kendince cok zorluklar da yasadi.
Buradaki parametreyi belirleyen sey iste o 'kendince' kismi.
Gorecelilik kavrami bu noktada devreye giriyor.
Bazisi bir parca ekmekle bazisi ferrariyle bazisi ise annesine sarilarak mutlu olur.
Nietschie'nin de belirttigi gibi tum genellemeler yanlistir.
Always remember that you are unique, just like everyone else.
Her birey kendi varliginin tek kopyasi oldugu icin de her yasam kendi icinde essizdir.
Herkesin mutluluk parametreleri, dereceleri farkli, amac hep bu dereceleri en yuksek noktaya vardirmaktir.
Ozge mutsuz. Belki beklenti ayarlarini cok yuksek olusturdugundan, belki simdiye dek gercekten hayati sorunlarla burun buruna gelmemis oldugundan ya da belki de hepsinden ote kendi ic huzurunu bulabilecegi inancina sahip olmadigindan.
Mutluluk yuzdesi diye birsey varsa eger, onu guncellemek elimizde.
Olay yalnizca hayatin akisina kendini birakip elindekilerle mutlu olmaya bakmak belki de.
Kendini gidisata birakip 'by default' mutlu olarak mutsuzluk yuzdesine mahal vermemek olmali amac...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.